Limited şirketlerde şirketin vadesi gelmiş ve geçmiş kesinleşen tüm vergi borçlarından şirket müdürü ve ortağının müteselsil olarak sorumlu olduğu hususu 213 sayılı Yasa ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun ilgilim maddelerinde düzenlenmiştir. Son Yargı kararlarında müdür ve ortağın aynı anda takip edilebileceği kabul edilmektedir. Fakat sorumluluğun sınırı vergi incelemesinin niteliği, vergi borcunun sebebi, verginin dönemi gibi unsurlar da dikkate alınarak yargı yerlerince içtihat haline gelmiştir. (Örneğin şirket ortağının şirket hisselerini devir ettiği tarihi takip eden dönemde verilmeyen şirkete ait vergi beyannameleri dolayısıyla kesinleşen amme alacağından sorumluluğu bulunmamaktadır.) Diğer yandan vergi borçlarının şirket mal varlığından karşılanamadığına ilişkin şirket adına aciz vesikası düzenlenmesi gerektiği de bilinmektedir.
Şirket ortağının veya müdürünün vefat etmesi dolayısıyla, şirkete ait vergi ve cezaların tahsili amacıyla ortağın veya müdürün yasal mirasçısının takibi hususu önem arz etmektedir.
Yasal düzenleme gereği, ölüm durumunda vergi mükelleflerinin görevleri, mirası kabul etmiş yasal veya atanmış varislerine intikal eder. Bu gibi durumlarda, varislerden her biri ölen kişinin vergi borçlarından kendilerine intikal eden miras payları oranında sorumlu olacaklardır.
Vergi borcu olan mükellefin ölümü halinde, mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanacağından, borçlunun ölümünden önce başlamış olan işlemler aynen devam edecektir.
Vergi Cezası Sorumluluğuna ilişkin mükellefin ölümü öncesinde oluşmuş vergi borcu (usulsüzlük, vergi ziyaı cezaları, özel usulsüzlük, idari para cezaları) cezası var ise bu borç mirasçılarına yansıtılmadan silinir. Bunun sebebi Vergi Usul Kanununda kabul edilen borçların kişilere ait olması ilkesidir. Dolayısıyla vergi mükellefi kişinin ölümü halinde mirası reddetmemiş mirasçıları payları oranında vergi borçlarından mesul olacaklardır. Fakat bu sorumluluk vergi aslı ve faiz ve gecikme zamlarını kapsar, vergini kanuniliği ilkesi gereğince de cezaların resen tahakkuktan terkin edilmesini gerektirir.
Diğer yandan ölen kişi adına düzenlenmiş bir ihbarname veya ödeme emri var ise, bu belgeler düzeltme hükümlerine göre terkin edilir. Eğer, murisin ölüm tarihiden sonra yapılan tarhiyatlara ilişkin vergi/ceza ihbarnameleri ölüm tarihinden sonraki bir tarihte ölen kişiye ilanen tebliğ edildiği dikkate alındığında, yapılan tebliğin usulsüz olması nedeniyle, usulüne uygun olarak kesinleşmiş bir amme alacağı olmayacağı açık olup, söz konusu amme alacakları için bugün itibariyle yeniden tarhiyat yapılması da tarh zamanaşımı nedeniyle mümkün değildir.